æрмæг | : | Kitap |
фæлтæр | : | Edebiyat, |
Сфæлдыстады ном | : | Tanrı'nın Çorbasını İçmiştik |
Фыссæг | : | Recep Genel, |
Рауагъды бынат | : | İstanbul |
Рауадзæг | : | İthaki |
Рауагъды датæ | : | 2009 |
Том № | : | |
Фарсыты нымæц | : | 230 |
Номыр ISBN | : | 978-605-375-018-5 |
Æвзаг | : | Türkçe |
Уæлвæйнæджы полкæ | : | TR.KT.01749 |
Темæ | : | |
Аннотаци | : | “Henüz her şeyin başıydı. Unutmak için de anlatmak için de erkendi... Çerkesler, bir taraftan sürgünde yaşamanın acıları ile boğuşurlarken, diğer yandan yeni yurtlarının bir parçası olarak kabul edilmek için çaba harcıyorlardı. Zaman içinde, yitirdikleri benliklerinin yerine koyabilecek bir şeye hiçbir zaman sahip olamayacaklarını idrak edeceklerdi... Bu ülkenin bütün göçmenleri,bu ülkeden kopan tüm mülteciler gibi...” "İstanbul’dan ayrıldığı andan başlayarak, sadece Hattu Aslen’di. Ve Hattu Aslen, İstanbul nedir bilmezdi. İstanbul’u sadece Aslan Güzelyurt görmüştü ve bir bedende iki ruh taşıyordu. Aslan Güzelyurt ne zaman İstanbul’dan ayrılmak istese, acıya boğulur, öksüzleşir; ne zamanki onu taşıyan araç Pazarören’den çıkıp Pınarbaşı’na doğru yol alsa, Hattu Aslen’in içini özlem basar, kalbi yerinden fırlayacakmış gibi olur ve kapılarının önüne ulaşıncaya kadar, yerlerini ezbere bildiği her değirmenin, her iğdenin, her söğüdün izini sürerdi... Yine Uzunyayla’daydı. |
Сгæрст ныхас | : | Uzunyayla, Pazarören, , |
æрмæг | : | Kitap |
фæлтæр | : | Edebiyat, |
Сфæлдыстады ном | : | Tanrı'nın Çorbasını İçmiştik |
Фыссæг | : | Recep Genel, |
Рауагъды бынат | : | İstanbul |
Рауадзæг | : | İthaki |
Рауагъды датæ | : | 2009 |
Том № | : | |
Фарсыты нымæц | : | 230 |
Номыр ISBN | : | 978-605-375-018-5 |
Æвзаг | : | Türkçe |
Уæлвæйнæджы полкæ | : | TR.KT.01749 |
Темæ | : | |
Аннотаци | : | “Henüz her şeyin başıydı. Unutmak için de anlatmak için de erkendi... Çerkesler, bir taraftan sürgünde yaşamanın acıları ile boğuşurlarken, diğer yandan yeni yurtlarının bir parçası olarak kabul edilmek için çaba harcıyorlardı. Zaman içinde, yitirdikleri benliklerinin yerine koyabilecek bir şeye hiçbir zaman sahip olamayacaklarını idrak edeceklerdi... Bu ülkenin bütün göçmenleri,bu ülkeden kopan tüm mülteciler gibi...” "İstanbul’dan ayrıldığı andan başlayarak, sadece Hattu Aslen’di. Ve Hattu Aslen, İstanbul nedir bilmezdi. İstanbul’u sadece Aslan Güzelyurt görmüştü ve bir bedende iki ruh taşıyordu. Aslan Güzelyurt ne zaman İstanbul’dan ayrılmak istese, acıya boğulur, öksüzleşir; ne zamanki onu taşıyan araç Pazarören’den çıkıp Pınarbaşı’na doğru yol alsa, Hattu Aslen’in içini özlem basar, kalbi yerinden fırlayacakmış gibi olur ve kapılarının önüne ulaşıncaya kadar, yerlerini ezbere bildiği her değirmenin, her iğdenin, her söğüdün izini sürerdi... Yine Uzunyayla’daydı. |
Сгæрст ныхас | : | Uzunyayla, Pazarören, , |